Rousseau ünlü ve korkunç Lizbon depreminden sonra Voltaire’e şöyle yazacaktır; ”Ey insanoğlu! Kötünün kaynağını arama artık. Onun yapıcısı bizzat sensin. Kötü ancak senin eserin olabilir, kendi üzüntülerinin kaynağı sensin”.
Paradokslarla örülü bir dünyada yaşıyor bugünün insanı ve bunun dışında bir alternatif tahayyül bile edemeyecek durumda. Bireysel yaşamlarda olduğu kadar toplumsal yaşamlarda da aslında…
Herakleitos, “adalet çatışmanın içinde doğar” demişti. Modern dönemlere gelinceye kadar insan eylemi, mükemmel olma ve etkin olma çatışması içinden doğrultusunu belirlemeye çalışacaktır.
İnsan refahını ve böylelikle aslında mutluluğunu salt maddi mal toplamı (üretimi ve tüketimi) ile değerlendirmek çok da eskilere dayanmaz. Felsefe tarihi boyunca Aristo’dan “neşe filozofu” Spinoza’ya çok sert bir şekilde eleştirilmiştir böyle bir özdeşlik…
Rousseau’dan Smith’e, Sénèque’ten La Bruyére’e tüm ahlak filozoflarınca kötülenmişti gereğinden fazla tüketim. Gösterişe dönük olanı ise tümden aşağılanmıştı. İktisatın dünyasında ise tüketim miktarı büyüme hesaplamalarında, herhangi bir ayrıma tabi tutulmadan kullanılıyor, diğer bir deyişle insan toplumlarının refah düzeyi onunla ölçülüyor.
Ekonomi politik modern dönemlerin asli bir unsurudur. Ama modernitenin içinde, örneğin Rousseaucu bir “konstrüktivist” toplum kurgulanmasının reddinde yaşam bulan özgün bir felsefenin ürünüdür. Bu anlamda yer üzerindeki yaşama ait bir algıdır da.
10 Aralık’ta bilim dünyası özgün bir düşün adamını yitirdi. Berlin doğumlu, Yahudi asıllı Hirschman Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşamını yitirdi. Hirschman bir iktisatçı olmasına rağmen gerçekliğin bu bilimin katı,…
Kriz bitmiyor. Çıkılamıyor krizden. Dünyanın en gelişmiş ekonomileri krizi atlatamıyor. İnsanlar yığınlarla çözüm bekliyor. İsteklerinin tatmin edilmesini bekliyorlar. Hemen ve şimdi! İşsiz, istikrarlı iş imkânı, çalışan da iktisadi imkânlarının…
Şimdi zaman yolculuğu yapalım. Değişik bir zaman boyutundaki, değişik bir toplumsal coğrafyaya dönelim. Üç yüz yıl sonrasından, bugüne geliyoruz. Batı’nın kuzeyinden de doğuya, bugüne ve orta doğuya geleceğiz.
La Bruyére iş adamına hitap ediyor diyor ki, “Odanıza girmek istiyorum, size ihtiyacım var. Uşaklarınız şöyle cevap veriyor; efendimiz şu anda meşguldür. Bir saat boyunca sizi bekliyorum. Çıkıyorum bir saat dolaşıp geliyorum, uşaklarınıza soruyorum; efendimiz dışarı çıktı diyorlar. Ey işadamı soruyorum size, bu gizli saklı büronuzda ne iş yaparsınız?
Ekonomi politik, modern dönemlerin asli bir unsuru ve ürünü olarak belli bir süreç içerisinde oluşmuş ve Smith’te olgunluk düzeyine erişmiştir. Yaşama ilişkin bir bakış açısı ve eylem biçimidir. Böyle bakıldığında, önce genel bir felsefenin bir alt bileşenidir. Bu felsefe ile önce insana ve topluma ait yeni bir yorum getirilecektir.
Yeni iktisat biliminin insanı rasyodan ibaret varsayılınca, duygu da eylem nedeni içinde yer almayacaktır. Bu şekilde, tek başına ve rasyosu ile kendine yeterli olan maddi bir dünyanın bireyi için, diğerleriyle ilişkiye geçmenin tek aracı kalacaktır; birey diğeri ile rekabete girerek garip bir şekilde ilişki tesis edecektir.