Önümüzdeki 20 yılda dünyanın süper gücü olmaya aday Çin’de lüks tutkusu ve tüketimi dinmek bilmiyor.
Dünya toplumlarının yarınki lideri Çin lüks tüketimi ile kendi büyümesine katkıda bulunurken, krizdeki! batı ekonomilerine de can simidi olmuş durumda.
İktisatın dünyasında herkes memnun!
Ayırımsız mal üretimine kenetlenmiş bir toplumsal – ekonomik düzen Debord’u hatırlatıyor; teknoloji ekonominin “gereğinden” fazla üretimini oluşturup, görüntüdeki “bolluğu” yaratmış durumda.
Kriz Nerede?
Günümüz toplumunun veya Debord’un deyişiyle gösteri toplumunun kökleri de bu ekonomi biçiminde yatıyor ve ürünleri göz alan pırıltıdaki piyasaya egemen olmuş durumda. İç gıcıklıyor!
İktisatın problematiği hepimizin problematiği.
Ekonomi her alanı kaplamış durumda artık.
Özellikle modern sonrası dönemi, Feuerbachyen ve Marxyen bir yorumla yeni bir kutsalın egemenliği olarak tanımlayabiliriz. Ekonomi, çağımızın asli kutsalıdır artık ve tüm kutsallarda olduğu gibi gerçekle hayal iç içedir burada. Bu dünyada gerçeklik, illüzyonun içinden doğmakta ve illüzyon gerçek olmaktadır.
Ekonomi, hayalle gerçeğin iç içe olduğu bu dünyanın kurgulayıcısı.
Bugünün dünyasında yaşam, niteliksel içeriğinden soyutlanmış, maddi boyutlarına indirgenmiş ve meta yaşam biçiminin bizzat özünü oluşturmuş durumda.
Binlerce yıllık bir kültür dahi birkaç on yılda tepeden tırnağa allak bullak edilebiliyor.
Tahtına kurulmuş iktisat artık iktidarına ortak istemiyor.
Siyaset dahi iktisata teslim olmuş gözükmüyor mu?