List’in İktisadi Düşüncesinin “Türkleştirme Süreci” Üzerindeki Yansımaları
Alman romantizmiyle, aydınlanmanın “evrensel insan” projesi reddedilecektir. Daha çok Fransız kaynaklı olan ama Kantyen perspektifte de yaşam bulan bu ütopya 18. yüzyılın sonundan itibaren, özellikle 19. yüzyılda kökten bir eleştiriye tabii tutulacaktır. İnsan artık tüm zaman ve mekanların ürünü değil Gusdorf’un deyişi ile aydınlanmanın soyut şematiğinin dışında, toplumun veya ulusun bir ürünü olacaktır (Gusdorf, 1993: 168).
18. yüzyılın son çeyreğinde aydınlanma henüz zirvesindeyken, militan rasyonalizme eleştiriler başlamıştır. Bu doğrultuda aydınlanmanın evrensel insan modeline ve Benthamyen faydacılığın üzerinde yükselen insanlığın yeni dünyasına itiraz edilecektir. Herder gibi, dostu Hamann’da bilimci ve faydacı renklere boyalı aydınlanmanın uygarlık projesine redlerini çok açık ortaya koyacaklardır. Aydınlanma, savunucusu ve eleştirileri yanıtlayacak büyük ismi Voltaire’i de yitirmiştir zaten bu dönemde.
Romantik düşüncenin büyük filozoflarından Fichte gibi List’de bu büyük itirazdan beslenirken, ona derinlik kazandırıp zenginleştirecektir. Friedrich List zaman zaman Fichte’nin de etkisiyle klasik liberalizmin iktisadi analizini yanlışlayacak ve temelde onun felsefesine, dünyaya bakışına karşı duracaktır. İktisadi düşünce tarihi kitaplarında List’e çok büyük bir yer verilmezse ve çok önemsenmezse de düşünür, himayeciliğin iktisadi kuramını oluşturacaktır. Bunun yanı sıra iktisadi milliyetçiliğin de teorisyenliğini yapacaktır. Önce dönemin Almanya’sının siyasi ve iktisadi yaşamı üzerinde etkili olacak, sonra da özellikle 20. yüzyılda milliyetçi iktisat politikaları benimseyecek başka toplumlar için referans olacaktır.
“Güçler İlişkisinin” bir teorisyeni olarak List, Say’in ve Smith’in klasik kuramını, dünya görüşünü reddedecektir. Klasik kuram onun için her şeyden önce kozmopolitizmin övgüsü ve meşrulaştırılması olacaktır. List’e göre klasik teori dünyanın bütün uluslarının barış içinde yaşayan tek bir toplum oluşturdukları varsayımından hareket ederek, zaten en başta yanılmış olmaktadır (List ,1998).
List böylece tarih ve toplum perspektifinde olduğu gibi iktisat teorisinde de ulusu ön plana çıkaracak, bireyden insanlık toplumuna geçişin ancak ulus aracılığıyla mümkün olabileceğini ileri sürecektir. Açıktır ki bu durumda ulus, insanlığın tarihinde son derece önemli bir köprü vazifesi görecektir. List’in bu yaklaşımı kendi deyişiyle “Smithyen kozmopolitizmin” uzağında ve hatta karşısında olacaktır (List,1998:20-30). Bu durumda Smithyen kuram, ulusların oluşturduğu bir dünyanın gerçekliğini algılamamış olacak ve mutlak özgürlük denilen bir ütopyanın peşine takılarak öncelikle ulusun değil, insanlığın tümünün faydasını maksimuma çıkarmayı hedefleyecektir. Klasik kuramın ve daha çok Smithyen felsefenin List’e göre ağır yanılgısı işte bu tez olacaktır.
List, “insan soyu” kavramını kozmopolitizmle beraber reddederek kendi iktisat kuramının temel ideolojik varsayımını da inşa etmiş olmayacak mıdır? List için, aynı gelişmişlik düzeyine ulaşmayan toplumların serbest mübadele ilkesi uyarınca ticari ilişkiye girmeleri doğru olmayacaktır. Dünyanın değişik uluslardan, değişik toplumlardan oluştuğu varsayımı kabul edildiğinde tüm toplumların aynı iktisadi gelişme aşamalarından, aynı anda geçmiş olmaları imkansızdır. Bu durumda eşit bir gelişme aşamasına varmamış toplumlar için, List himayeci bir iktisat politikası önerecektir. Siyasi tercih asıl olduğuna göre ticari birlikten önce siyasal birliğin oluşması gerekecektir. Tersi, yanlış bir politika önerisidir List’e göre (List, 1998).
Yazının devamını Türkiye’de İktisadi Düşünce adlı kitapta bulabilirsiniz…