“Büyük insanların dehasını kısaca, özetle anlama, tatma sevdasından vazgeç. Sana tam bir analiz gerekecek, onların düşüncesinin komple bir pratiği, gerekecek. Onların yapıtı bir bütündür. Zihnin çalışma sürecinin sınırları iyice belirlenmiştir ve tümünü parçalamadan en ufak bir ayrıntıyı çekip alamazsın.”
Sénéque
“Her şeyi Smith’te bulabilirsin.
A Marschall
“Yeni ne var? Adam Smith”
Milton Friedman
GİRİŞ
“Smith’in iktisadi düşünce tarihi içindeki yeri kimi düşünürlere göre önemsenecek düzeyde özgün değildir.” (Blaug, 1996:28). Gerçekten de analitik kavramlara hakim olmakla iktisadi ilişkilerin temelinin ve temel kurgusunun kavranmasının farklı olduğu düşüncesi Blaug’la paylaşıldığında Smith’in analitik analizine dayanılarak yaşadığı yüzyılın en iyi ekonomisti olduğu ileri sürülemeyebilir. Bununla birlikte iktisadın bilim olma süreci içindeki etkisi döneminde olduğu kadar günümüzde de hatta yoğunluğunu arttırarak yerini korumaktadır.
İktisadi süreçlerin doğasına ilişkin tespitlerinde veya iktisadi bilgelik diyebileceğimiz çok daha geniş bir kontekst içinde değerlendirdiğimizde Smith yine Blaug’un deyişi ile “18.19. ve 20. yüzyılın en önemli isimlerinden biri olmuş.” ve hatta kimi yazarlarca“İktisat biliminin babası olarak isimlendirilmiştir.” (Pichet, 1998:34).
Gerçekten de iktisat biliminin en azından temellerinin oluşturucusu olan Smith iktisadi ve politik liberalizme de damgasını vurmuş, akademik dünyada ve onun dışında birçok yerde ve değişik düzeyde tartışılır olmuştur.
Smith aynen Marx gibi anlaşılması kolay bir yazar değildir ve yine onun gibi yaşadığı ve kendinden sonraki dönemleri etkileyebilme ve belirleyebilme gücü göstermiştir. Olumlu, olumsuz ilgi kaynağı olmuştur. Bununla birlikte tüm dünyada ama özellikle ülkemizde kendisine yapılan eleştiri ve atıfların büyükçe bir kısmı çok fazla titizlik göstermeyen ve araştırma zahmetine katlanmayan dogmatik bir nitelik taşımıştır. Döneminden bugüne kadar Smith’te isteyen peygamberini, isteyen şer kaynağını bulduğunu iddia etmiştir.
Bilimsel nitelik taşımayan bu görüşlerin ayrıca düşünürün kendi tezleri ile ilişkisini kurmak güçtür.
Kendisini iktisatçı olmaktan çok daha ötede bir insan bilimcisi, moral felsefeci olarak nitelendiren Smith insanı ve toplumu tümü ile ele alan bir bilim oluşturma amacını gütmüştür. Belki de bu yüzden kaçınılmaz olarak yapıtları kimi çelişkiler içermiş bunları giderememiştir.
Newton’un fizik bilimlerinde yaptığının aynısını yapma çabası taşımıştır. İnsan bilimlerine öncelikle bilimin sonra da somut olarak fizik bilimlerinin sistematiğini taşımak istemiştir. İktisat ve tüm sosyal bilimler için son derece önemli gördüğümüz bu amacını Smith’in gerçekleştirip gerçekleştiremediği düşünürün üzerinde hala yoğunlukla tartışılan problemlerinden biridir.
Alman felsefecilerin ünlü “Das Adam Smith” problemi bu ana başlığın bir izdüşümüdür. Bu açıdan Smith’in “sırrı” belki de “Ahlaki duyguların” (1739) moral felsefesi ile “Ulusların Zenginliği”nin analizinin eklemleştirilmesinde yatmaktadır denebilir. (Mathiot, 1990:48).
Bu eklemleşme sorunu felsefeci ile iktisatçı için ve hatta toplum bilimci için değişik düzlemlerde ele alınmıştır.
İktisatçı, ekonomi politiğin felsefeden kopma sürecinin Smith’le somutlaştığını ileri sürmekte, biliminin gerçek olmasının kaynağını burada görmeye eğilimli olmaktadır. “Ahlaki Duygular” ın temel dayanağı olan sempati ile “Ulusların Zenginliği”nin anormal, çıkarı ile davranan bireyi arasında bir geçişlilik sağlanıp sağlanmayacağı klasik kuramdan neoklasik kurama ve günümüze değin iktisatçının temel sorunlarından birini oluşturmuştur.
Bu sorun çeşitli dönemlerde şu veya bu şekilde çözülmüş, düşünülmüşse de konuya getirilen değişik yaklaşımlar hala iktisadi düzeyi ama ötesinde siyasi ve sosyolojik düzeyi meşgul etmektedir.
Moral felsefeci olarak Smith mekanist ve eşgüdümlü bir yaklaşımla etiği, ekonomi politiği ve teolojik problematiği birlikte özümseme çabasındadır.
Makalede Smith’in genel olarak sistematik olabildiği tezi kanıtlanmaya çalışılacaktır. Smith’in politik düzeyi reddettiği veya ekonomiyi etik değerlerden kopardığı gibi çok önemli iki teze sadece gerektiğince yer vermeye çalışılacak ve bunların tartışılması başka makalelere bırakılacaktır. Görünmez el metaforu da ancak bu süreçte kavranmaya çalışılacaktır. Amaç, yalınlığı sağlamak ve günümüzün egemen bakışına dayanaklık eden iktisadi liberalizmin kuramsal olarak temel noktaları ile anlaşılabilmesidir.
Diğer yandan yukarıda belirtilen dogmatik yaklaşımların yol açtığı yanılgılar kuramsal düzeyde ve pratikte ciddi krizlere neden olmuştur. Bunların yeniden irdelenip, açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Ekonominin bilimselleşme süreci ile Smith’in sorunsallarının (sistematiklik ve etik) büyük bir ilişkisi olmuştur ve yansımaları modernitenin oluşumunda etken olmuştur.
Ekonominin küreselleştiği günümüzde karmaşıklaşan iktisadi ilişkilerin anlaşılması ile ekonomi politiğin oluşum evresi arasında bir bağ vardır ve Smith burada durmaktadır…
*İktisat Dergisinde Yayınlanan Makalenin Aslından Alıntıdır, Sayı: 490, Ekim-Kasım 2007, İstanbul