Her şeyi yut, korkusuzca atıl.

Hızlı olalım, çabuk olalım dinlenmemen gerekiyor!

Mephisto

Büyük bunalımdan iki yıl sonra 1931 yılında yayınlanacak kitabının önsözüne Keynes şöyle not düşecektir:

“İktisadi problem olarak adlandırılan ihtiyaç ve yoksulluk sorunları, yakın bir gelecekte çözümlenmiş olacaktır. Böylece sınıflar ve uluslararasındaki iktisadi savaşım anlamsız kalacaktır.” (Keynes, 2009: 163-183)

Öte yandan Freud 1930’da iyi ve kötünün diyalektiğini, ölüm ve yaşamın dinamiklerini anlattığı “Uygarlığın Huzursuzluğu”nda, uygarlıktaki ilerlemelerin bir mutluluk kaybıyla sonuçlandığını ifade edecektir. (Laufer, 2010: 9)

Freud’a göre Eros–Thanatos ikileminde sonsuz var olma ve kendini gerçekleştirme itkisi bireyi ölüme sürükleyecektir. İnsan çünkü Freudyen yaklaşımda “kendinin sahibi” değildir. Freud için insani varlık, kendi haz arayışının ihtirasında uygarlığı bilerek veya bilmeyerek yok etmeye çalışacaktır.

“Kendisinin sahibi” olmamak veya rasyonel olmamak, Freud için ilk çocukluğun erotik-oral ve erotik-anal süreçleri ile yakından ilişkili olacaktır. Malla ve para-altın gibi daha sembolik nesnelerle ilişkisi bu sürecin etkisinde gelişecektir. İlk çocukluk döneminin tatminsizlikleri, bireyi bu nesnelere karşı doyumsuz yapacaktır. Gideremediği susuzluğunun peşinde kendini tüketebilecek, ölümünü hazırlayabilecektir.

Bugün tüm varlığını sürekli zenginleşmenin peşinde yitirecek “homo economicus”u çağrıştırmamakta mıdır bu Freudyen kurgu? Kapitalist vurgulu uygarlıkta sürekli birikim bir yandan sürekli zenginleşme oluştururken, diğer yandan da eşitsizlikleri, iktisadi ve doğal krizleri hazırlamamakta mıdır?

Keynes tasarruf eleştirisini bu Freudyen ölümcül itkinin üzerine mi inşa edecektir?

Oral-erotik dönemde kalmış bireyin dünyasına denk düşecektir Keynes için de durmaksızın tasarruf, birikim, zenginleşme ve nihayetinde yok edici güdü.

Diamond birçok türün intihar ederek ölümü öncelediğine işaret ederken (Diamond, 2009) Levi Straussda Fransız Akademisinin ödül töreninde yaptığı konuşmada şöyle dememiş miydi: “2050’den sonra nüfus öylesine hızla düşüşe geçecek ki türümüzün devamlılığı bile tehlikeye girebilecektir.” (Levi-Strauss, 2005: 11-12)

Keynes yaşam tatminini hiç durmaksızın zenginleşerek en üste çıkarma peşindeki birey ve benzerlerinden kurulu toplumu, Freudyen “Eros-Thanatos” ikileminden yola çıkarak tahlil edecektir ve kapitalist uygarlığı, Freudyen ölüm itkisini çağrıştıran bir sistem olarak görecektir. Sürekli tasarrufu, birikimi bu anlamda eleştirerek yapıtlarının ve “genel teorisinin” temeline harcama arttırıcı politikaları koyacaktır.

Freudyen analizlerden yola çıkacak olan Keynes, bununla birlikte sistemin geleceğine ilişkin tahminlerinde ondan ayrılarak iyimser olacaktır. Uygarlık, önerdiği harcama yanlısı iktisat politikaları ile iktisadi problemi ve bu durumda genel bunalımı da atlatabilecektir; ölüm itkisi önerdiği koşullarla aşılacaktır.

Bununla birlikte Freudyen ölüm itkisini içeren bugünkü uygarlığın krizinin Keynesgil çözüm önerilerinde, bir problem belirmeyecek midir? Bugünün dünyasında veya “iktisadın dünyasında” (Sarfati, 2012) harcama baş tacı edilmiştir zaten ve tüketim egemenliğinden de öteye despotluğunu ortaya koymuştur. Bugünkü dünya bireysel ve toplumsal olarak borçlu yaşanan bir dünyadır. Tasarruf erdem olmaktan çıkmıştır ve aşağılanmaktadır.

Bununla birlikte iktisadi problem Keynes’in tahmin edemediği şekilde nitelik değiştirerek ebediyete kadar sürecek bir dönüşüm geçirmiştir.    Bugünün dünyası Keynes’in önerisinin veya umudunun aksine “iktisadi probleme” kilitlenmiştir. Kıtlık sorunu klasik teorinin anlattığından başka bir anlam taşıyarak ebedileşmiş görünmektedir.

Bugünün iktisat dünyasının topluma hâkim olmasında, iktisadi problemin ebedileşmesinde Keynesyen öneriler veya durmaksızın harcama ve tüketme önerilerinin-politikalarının hiç sorumluluğu yok mudur?

Eros çılgınca tatmin aramaktadır; her şeyi yıkarak ve kendini tüketerek… Ölümü aşmaya çalışmak için iktisadın dünyasının insanı hızlanmaktadır. O hızlandıkça ölüm hızlanmaktadır.

Eros asıl bugün Freud’u haklı çıkarırcasına Thanatos’a mı koşmaktadır?

“Eros Thanatos’a mı koşuyor?” başlıklı makale Bilim ve Ütopya’nın Şubat sayısında yayınlandı.

*Makalenin aslından alıntıdır.

Write A Comment