Spinoza ve Ekonomi Politiğin Keşfi
Birbirlerinin içinde büyüyecek üç olgu modern zamanları ve kaçınılmaz olarak bugünü belirleyecektir. Bunlar yeni zamanların temel dinamiklerinin en güçlülerinden kimilerini oluşturacaklardır: Tanrının göğe çekilmesiyle, yer üzerindeki dinsel varoluş biçimi sona erecektir. (Sarfati, 2009:4) Skolastik dönemin süratle dayanaklarını kaybetmesi, yer üzerinin tahtının kutsalsızlaştırılması ile sonuçlanacaktır. İktidar artık “her şeye kadirden”, Tanrı’dan boşaltılacaktır. İnsan rasyosunun eşliğinde yer üzerinin yönetimine taliptir artık. İnsan merkezli (anthropocentriste) yeni bir dönem artık ufukta belirginleşmektedir. Yer üzerini yönetmeye talip olanın önce onu anlaması gerekecektir. Anlamak ve özgürleşmek birbirlerinin temel belirleyicileri olacaktır.
Rasyo (akıl), bu sürecin asli aktörü olacak, felsefe ile birlikte kutsalsızlaştırılmış yer üzerini yeni baştan anlamlandırmaya soyunacaktır. Önce antikiteyi örneklerken hemen ardından onunla da yollarını ayıracaktır. Modern zamanların başında felsefe artık salt anlamak amaçlı bir anlamak değil, elde edilen bilgi ile dönüştürücü olmak isteyecektir (Misrahi, 2003:6). Dönüştürme kesintisiz ve istisnasız tüm alanları kapsayacaktır. Fiziki dünya kadar insan toplumları ve bizzat insanın kendisi bu sürecin hedefleridir artık. Tarihin dahi artık dönüştürülebileceğine kuşku yoktur.
İktidar gücün kullanımı demektir ve insan rasyosuyla bu göreve taliptir bundan böyle. Fakat burada temel amacı gözden kaçırmamak gerekecektir. Tüm bu çabalar insanın mutluluğunu sağlamaya dönük olacaktır artık. Felsefe teolojiyi ikame ederek, kutsalsız kalmış bu dünya üzerinde nasıl ve hangi amaçla var olunacağının yanıtını bulmaya soyunacaktır.
Hobbes (Hobbes, 2014), Descartes ama özellikle Spinoza (Spinoza, 1978) ile birlikte bu süreç inşa edilecektir. Spinoza’nın deyişi ile korku üreten ve böylece mutluluğa engel olan dinsel dogmanın deşifre edilmesi işi felsefeye ait olacaktır. Korku, özgürlüğe de mutluluğa da engeldir çünkü.
16. ve 17. yüzyılda yeni dönemin inşa edicisi bu filozoflar kuşkusuz öncelikle Epikür ve Lukretius’tan yola çıkacaklardır. Hobbes için örneğin, dinin ve mucizelerin eleştirisi insan isteği ile ilişkilidir; din insan isteğini tatmin edemez, insanı mutlu edecek bir yapıya sahip değildir. Üstelik din, barıştan çok savaşa yol açan unsurları barındıracaktır.
Bilimin, yaşamı kolaylaştıran, insan tabiatını olgunlaştıran metodolojisi vardır. Vahiy ve din mutluluk sağlayamaz. İnsan bunalımı Tanrı’yı yaratacak, bu sonuncusu da aslında krizini yoğunlaştıracaktır.
Spinoza için de din, geleceğin bilinmezliğinin korkusundan beslenecektir. Kaçınılmaz olarak büyü ile ilişkili olacaktır din bu durumda. Epikür gibi o da insan mutluluğunun iki korkunun aşılması ile mümkün olabileceğini ileri sürecektir: Önce kutsalın gizemli ve büyü yüklü yanılsamaları, hemen ardından da asıl mutluluğun ölümden sonraki yaşamda var olduğu fikri aşılmalıdır. Yer üzeri yaşamının sahibi artık insansa ve onun bilinci ve bilimi sadece bu tarafı kavramaya yeterli ise mutluluk da bu tarafta aranacaktır. Yer üzerinde, temelde din yüzünden yabancılaşıp konuk durumuna düşürülmüş olanın, insanın, artık bundan kurtulması gerekecektir. Bu dünya üzerindeki varoluşun biçimi ve anlamı modern zamanların başında artık bellidir.
Yazının devamını kitapta bulabilirsiniz…
İktisat ve Diğer Bilimler Çiğdem Boz (Derleyen), Kaan Öğüt (Derleyen), Ahmet Deniz Bozkurt (Derleyen), 2017, İletişim Yayınları, İstanbul.