Cervantes’in ünlü romanında Don Kişot[1], kendisini şövalye olarak önce biçimsel olarak var eder ve ardından küflü bir zırh, kartondan bir miğfer ve yaşlı cılız atı Rocinante ile yollara düşer. Don Kişot bu seyahatlerinde, değişen yeni dünyayı görmezden gelip eski düzeni istemektedir. Don Kişot’un maruz kaldığı yenilgi, dışlanma, alay edilme halleri esasında içinde bulunduğu yeni ekonomik ve toplumsal yapıya ne kadar yabancı olduğunun göstergesidir. Cesaret, azim, eşitlik duygusu ve sadakat onu eski dönemlerdeki şövalyeler gibi kahraman yapmak yerine küçümseyici ve alay edilen bir duruma sokmaktadır. Çünkü bu çağda yükselen yeni değerler vardır ve Don Kişot’un ideal dünyasına ait değerler, ne yazık ki artık geçmişte kalmıştır. Belki de bu nedenle Don Kişot’un eylemleri iktisadi açıdan irrasyoneldir ve esas amacı o yüzyılda tohumları atılan kapitalist düzen içindeki yeni bir anlam arayışıdır. Kapitalizmle birlikte değişen değerler karşısında Don Kişot’un yenilgisi çoğu düelloda kaçınılmaz olsa da aslında bu yenilgi, onun tüm benliği ile toplumsal bir varlık olmasının sonucu olarak düşünülebilir.

Metin Hoca ile yaklaşık üç yıl kadar önce bir programda “400 yıl sonra Don Kişot: Neden Hala Seviyoruz?[2] isimli bir söyleşi yapmış ve Don Kişot üzerine konuşmuştuk. Programa getirdiği Don Kişot ve Sanço Panza bibloları daha program başlamadan heyecanlandırmıştı bizi. O söyleşi esnasında fark etmiştim, Don Kişot’un idealleri ile Metin hocanınkiler arasında bir duygu ortaklığı olduğunu.

“Ölümsüz gençliğin şövalyesi
Ellisine uyup yüreğinde çarpan aklına…”
(Nazım Hikmet, 1947).

Nazım Hikmet’in bu dizelerinde olduğu gibi Don Kişot’ta akıl ve duygu, tin ve madde, iyi ve kötü dualizmi yerine akılla duygunun birliğini[3] görebildiğimiz bir idealizm söz konusudur. Bireyin varoluşu bağlamında, yaşadığı geçiş döneminin felsefi bir eleştirisini sunan Don Kişot, İspanyadaki yeni değerlere ve dolayısıyla  değersizleşmeye şövalye vari bir başkaldırının romanı olarak da düşünülebilir. Bu nedenle aslında Don Kişot denilince akla ilk olarak kuşkusuz “şövalye”lik kavramı gelir.   Avrupa’da şövalyelerin aristokrasiyi koruma, tarımda yeni teknoloji ile gelişen çift sürme ile birlikte artık değere ulaşan köylüden daha fazla vergi toplamak gibi askeri, siyasi ve ekonomik anlamda önemli görevleri vardır. Aynı zamanda  şövalyelik, yiğitlik, cesaret, erdem, dürüstlük, samimiyet, sadakat, zülme karşı durmak gibi üstün nitelikler içeren bir ünvandır.

Don Kişot’a göre şövalye herkese hakkını verebilmek için hukukçu, doğru açıklamalarda bulunabilmek için dinbilimci, yaralıları iyileştirebilmek içim hekim, gece saatin kaç olduğunu bilmek için astrolog ve her durunda matematik bilmelidir. Hem zanaatkar hem de sadık, dürüst ve cömert olmalıdır (Cervantes, 2006: 554).Bu açıdan değerlendirildiğinde, Don Kişot’un düşün dünyasında şövalyelik, toplumsal varoluşa bütüncül ve felsefi  bir bakış açısıyla yaklaşmak biçiminde karşımıza çıkar, tıpkı Metin Hoca’yı dinlediğimiz  pek çok söyleşide olduğu gibi. 

Don Kişot için ideal dönem, eski (feodal) iktisadi ve toplumsal yapıyı ifade ederken, büyünün bozulduğu dönem, modern kapitalizmin tohumlarının atıldığı, araçsal akılla bireyin pasif hale geldiği çağdır. Bu modern akıl çağının sosyal bilimlerde birey açısından neden olduğu önemli bir ikilem vardır: Bir yanda bireyin özgürlüğü, eşitlik arayışı ve ilerleme fikri, diğer yanda doğa bilimlerinin epistemolojisine sıkıştırılmış soyut insan kavrayışı. Modernitenin belki de en önemli problemlerinden birisi birey odaklı olmasına rağmen aklın, özellikle iktisattaki gibi araçsal akla indirgenerek, bireyin toplumsal varoluşunun yerini maddi varoluşunun almasıdır. Don Kişot, Altın Çağ dediği dönemde okuduğu şövalye romanlarındaki düşün peşinden giderken önce kendini var eder, sonra düşünün izlerini sürer.  Metin Sarfati ile ilk ciddi tartışmamızın ve tanışmamızın iktisadın araçsal aklına yönelttiğimiz ortak eleştiri ile başlamış olması bu açıdan oldukça anlamlıdır.

 “..benim sözünü ettiğim edebiyattır. Bunun da amacı adaletin dağılımını mükemmelleştirmek, herkese hakkını vermek, iyi yasalar yapmak ve bunların kollanmasını sağlamaktır. Ne var ki hedefi selamet olan silahşörlüğün amacı kadar övgüye layık değil” (Cervantes, 2006: 333). 

Kısaca Don Kişot’un gezgin şövalyeliği ile Metin Sarfati’nin verdiği entellektüel çaba aslında ortak bir meydan okumadır yeni çağ ile yozlaşan değerlere. Don Kişot, akıllı bir hayalperesttir ve bu yönüyle araçsal aklın bireyin toplumsal varoluşundaki tahakkümünü reddeder. Bu noktada Don Kişot’un irrasyonelliği devreye girer.

 “Kim olduğumu biliyorum ne olabileceğimi de biliyorum” (Cervantes, 2006: 72).

 “pekala hatanı düzeltmen bundan böyle bu kadar (bireysel) çıkar koşmaman şartıyla seni affediyorum; gönlünü ferah tutmaya çalış; umudunu yitirme, cesur ol ve gecikmiş olsa da imkansız olmayan vaatlerimin gerçekleşmesini bekle (Cervantes, 2006: 623)” diyerek Don Kişot, sadece romanın diğer kahramanı Sanço’yu değil, modern kapitalist toplumun değerleri içinde sıkışmış olan rasyonel bireyi edebiyatın diliyle uyarmaktadır. Bu uyarı, aynı zamanda insanın toplumsal bir varlık olduğu, tarihsel, kurumsal ve kültürel süreçlerle beslendiği bir kavrayışı, yani Metin Hoca’nın “Ekonomi Politiğin İnsanı Kimdir?” başlıklı kitabında sözünü ettiği insanı, yeniden düşünmeye imkan sunmaktadır.

Sevgi, saygı ve rahmetle…

Derya Güler Aydın, Prof. Dr.
Hacettepe Üniversitesi, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi

 Kaynakça
Cervantes, M. S. (2006). La Mancha’lı Yaratıcı Asilzade Don Quijote, Cilt I-II, Çev. Roza Hakmen, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.
Güler Aydın, D. (2019). “İrrasyonalitenin Rasyonel Değerler Üzerinden Düşünülmesi:
Weber-Tanpınar Buluşması” İktisat ve İnsan Çalıştayı, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
Güler Aydın, D. (2021), “La Manchalı Yaratıcı Asilzade Don Kişot’un Politik İktisadın İnsanı Üzerinden Düşündürdükleri”, Politik İktisadın Bilgesi, İşaya Üşür’e Armağan, A. A. Eren and Sert M. (der.) içinde Mülkiye Yayınları.
Ran, Nazım Hikmet. (2007). Bütün Şiirleri, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.
Sarfati, M. (2009), Ekonomi Politiğin İnsanı Kimdir?, Derin Yayınları, İstanbul.


[1] Bu yazıda kullanılan malzeme, “La Manchalı Yaratıcı Asilzade Don Kişot’un Politik İktisadın İnsanı Üzerinden Düşündürdükleri” isimli makaleden alınmıştır. “Politik İktisadın Bilgesi” isimli kitap İşaya Üşür’e armağan olarak 2021 yılında basılmıştır.

[2] 2019 yılında yayınlanan sözkonusu söyleşi, Medyascope üzerinden çevrimiçi izlenebilir.

[3]Metin Hoca ile “İktisat ve İnsan” (2019) başlıklı bir çalıştayda konuşmuştuk akıl ve duygu birliğini ve sonrasında karar vermiştik Don Kişot üzerine konuşmaya. Aklın ve duygunun birliği: Duyarlılık ve onunla gelen incelik, yanılmıyorsam Hoca’nın üzerinde titizlikle durduğu kavramlardan biriydi.

Write A Comment