Yapılan araştırmalardan öğrenildiğine göre her hafta yaklaşık olarak bir kredi kartı boyutunda plastik tüketilmektedir. Diğer bir deyişle neredeyse 5 gramlık plastiği çeşitli şekillerde, kimi zaman havayı soluyarak kimi zaman da yediklerimizle birlikte, tüketiyoruz(!) Bu madde de en çok şişelenmiş suda, deniz ürünlerinde ve birada bulunuyor.
Anlaşılan bundan böyle okyanusların denizlerin kirlenmesine gerek kalmayacak. Bizzat insan fiziki olarak da zehirlenmiş ve etrafa zehir saçan, etrafı daha fazla kirleten bir varlık haline gelmiş olacak.
Araştırmalara göre ortalama bir Amerikalı, her yıl 52 bin mikro plastik parçacığı tüketiyor. Aynı kişi şişelenmiş su içtiğinde bu miktara 90 bin parçacık daha eklenmiş oluyor.
Mikro plastikler artık sentetik giysilerde, otomobillerin lastiklerinde, göz lenslerinde kısacası her yerde bulunuyor. Plastik parçacıklar denizin dibinden en yüksek dağlardaki buzullara kadar her yere karışmış durumda.
* * *
Modern insan nihayet asıl düşmanını keşfedecektir. Modern zamanların büyük kurucularının temel korkuları gerçekleşmek üzeredir.
İnsan kendi varlığından kendine bir düşman inşa ediyor. Panik içinde, hedonizmin batağında kendi varlığını kendine düşman etmeyi başarıyor. İlerleme için ilerlemenin ve zenginleşme için zenginleşmenin dışında bildiği bir yol olmadığından kendi çölünü büyütüyor.
Nietzsche uyaracaktı geçen yüzyılın sonunda: “Çöl büyüyor, lanet olsun onu büyütene!” diyecekti.
İnsan, “hemen şimdi”den ve hazzının doruğunda keşfettiği “ben”inden asla taviz vermeden bir çıkış yolu arıyor!
Nükleer tesislerin kurulmasında, mesela en son Fukuşima’da, yaşanan en büyük çelişki şuydu: Nükleer reaktörü soğutmak için suya ihtiyaç vardı ama suyun bizzat kendisi nükleer atıklarla kirletilmişti.
Serres’in dediği gibi: Kirleterek mülk sahibi olan insan, bu tutkusundan taviz vermeden temizlemeye çalışıyor etrafı; hazin olan ise aynen Fukuşima gibi, kendi kirlettiğini kendine bulaştıran insanın etrafı temizlemeye soyunması.
Soğuk bira midye eşliğinde tüketilirken ister istemez Nietzsche düşüyor akla.