20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren yeni bir dünyanın temelleri atılacaktır. Süreç 2. Dünya savaşından sonra belirginleşecektir. Bu dünya üzerindeki var olma biçimi ve anlamıdır temelde değişecek olan.
Biyolog olan Darwin, Smith ve/veya Malthus’un ekonomi politik tezlerinden etkilenip, bunu tabiatta doğrulama çabaları içinde mi olmuştur?
Rousseau’dan Smith’e, Sénèque’ten La Bruyére’e tüm ahlak filozoflarınca kötülenmişti gereğinden fazla tüketim. Gösterişe dönük olanı ise tümden aşağılanmıştı. İktisatın dünyasında ise tüketim miktarı büyüme hesaplamalarında, herhangi bir ayrıma tabi tutulmadan kullanılıyor, diğer bir deyişle insan toplumlarının refah düzeyi onunla ölçülüyor.
Ekonomi politik modern dönemlerin asli bir unsurudur. Ama modernitenin içinde, örneğin Rousseaucu bir “konstrüktivist” toplum kurgulanmasının reddinde yaşam bulan özgün bir felsefenin ürünüdür. Bu anlamda yer üzerindeki yaşama ait bir algıdır da.
La Bruyére iş adamına hitap ediyor diyor ki, “Odanıza girmek istiyorum, size ihtiyacım var. Uşaklarınız şöyle cevap veriyor; efendimiz şu anda meşguldür. Bir saat boyunca sizi bekliyorum. Çıkıyorum bir saat dolaşıp geliyorum, uşaklarınıza soruyorum; efendimiz dışarı çıktı diyorlar. Ey işadamı soruyorum size, bu gizli saklı büronuzda ne iş yaparsınız?
Yeni iktisat biliminin insanı rasyodan ibaret varsayılınca, duygu da eylem nedeni içinde yer almayacaktır. Bu şekilde, tek başına ve rasyosu ile kendine yeterli olan maddi bir dünyanın bireyi için, diğerleriyle ilişkiye geçmenin tek aracı kalacaktır; birey diğeri ile rekabete girerek garip bir şekilde ilişki tesis edecektir.
“Ahlaki duyguların teorisinde” bugün alabileceği zevki, zorlamasız ve dış baskısız yarına erteleyebilen insan davranışı övülür. Tersi davranış eleştirilir. Bugün, hemen, şimdi tatmin peşinde koşmak erdemli bir insan davranışı değildir.