20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren yeni bir dünyanın temelleri atılacaktır. Süreç 2. Dünya savaşından sonra belirginleşecektir. Bu dünya üzerindeki var olma biçimi ve anlamıdır temelde değişecek olan.
Otuzlu yılların sonunda Harvard’da bir öğrenci doktora tezini sunmaktadır. Hocaları Schumpeter ve Leontieff jüri üyesidirler. Öğrenci henüz 20’li yaşlarındadır. Savunma bittikten sonra öğrenci dışarı çıkarılır, hocalar içeride tezi aralarında tartışarak anlama çabasındadırlar. Schumpeter, Leontieff’e dönüp soracaktır: “ne dersin Leontieff, tezden geçebilecek miyiz?”
İktisadi düşünce iktisat disiplini içinde bir antikite midir? Onunla ilgilenenler de bir antikacı mıdır?
İktisadi düşünce ile ilgilenen iktisatçı mıdır? Değil midir?
Kapitalist sistemde “savaşın” ancak iktisadi çevrimlerle anlaşılabileceği, hem akademik hem siyasi çevrelerde 1.Dünya savaşından bu yana yoğunlukla tartışılmıştır. 11 Eylül’den sonra yoğunlaşan bunalımın ardı arkası kesilmeyecek gibi görünen savaş sürecine dönüşmesinde, daha önce de olduğu gibi bir tahlil aleti; bir öngörü aracı olarak kullanılmak istenmesine bağlayabiliriz.