Çocuklar, sadece istekleri ile yaşarlar. Zevklerinin tatmini onlar için önde gelendir. Eğer insan ruhunun bu bölümü yani zevk peşinde koşan bölümü onu yönetme durumunda olana uygun davranmazsa, onu durdurmak güçleşir. 

Sınırsızca tüm alanı kaplamaya çalışır. Çünkü zevk duygusu sınırsızdır ve sağduyudan yoksun olanın, sağduyunun (raison) yönetmediği insanın bedeninin her yanından fışkırır. Ayrıca bu istek her tatmin edilişinde kendine denk düşen moral alışkanlığı arttırır. Bu tutkular büyüyüp güçlenirse saldırganlaşır ve sağduyuyu tümü ile devre dışı bırakırlar.

Öyle ise bu iştahın, bu zevk iştahının bu tutkunun her zaman modere, ılımlı ve sağduyuya aykırı olmamasının sağlanması gerekir. Tutku mutedil (tempérent)insanda sağduyuya aykırı olmamalıdır.

Çünkü ancak bu ikisi iyi olanı amaçlayabilir. Ölçülü insan ancak gerekeni arzular ve gerektiği kadar arzular ve gerektiği zaman arzular. Sağduyunun (reason) emri böyledir.

Şimdi 2 küsür bin yıl önceden bunları dile getiren ve yetingenliği ılımlılığı (tempérance) temel erdem olarak ünlü etiğinde ortaya koyan Aristo’nun kısa bir süreliğine bu günün insanını ve toplum yapısını merak edip görmek istediğini düşünsek …

* İktisat Dergisinde Yayınlanan Yazının Aslından Alıntıdır, Sayı: 503-504, Mayıs-Temmuz 2009, İstanbul

Write A Comment