“Nereye gittiğini bilmeyen gemici için uygun rüzgâr yoktur.”

Seneca

“Bugünün Dünyası”

Bugünün dünyasının en güçlü kişisinin yaptığı açıklamaların, yürürlüğe koyduğu veya koymayı planladığı politikaların, tüm insan toplumlarının ötesinde diğer canlı türlerini de derinden etkileyeceğine kuşku yok. Sezar’dan İskender’e tarihin en güçlü kişilikleri bugünkü en sıradan bir ABD Başkanı’nın elindeki teknolojik imkanlara sahip olmayacaktır. Bu dikkate alındığında Trump’ın değil yürürlüğe koyduğu uygulamaların, eğilimlerinin dahi yer üzerindeki muhtemel etkilerinin, insanlık tarihinin herhangi bir dönemi ile kıyaslanamayacak büyüklükte olduğu anlaşılacaktır. Mitolojinin tanrılarının öfkelenmeleri veya Musa’nın tanrısının gazabı sonucunda salabildikleri dehşet bile bugün teknolojili insan uygarlığının en tepesindeki kişiliğin gücü ile kıyaslanamayacaktır.

Jankélévitch, gururlu insanın bugün geldiği yerin tehlikelerine dikkat çekecek, Heidegger de devamında insan algısının kendi yarattığı teknoloji tarafından aşılmış olduğunu haklı olarak ileri sürecektir. Buna Edgar Morin de Ricoeur de sık sık vurgu yapacaklardır. Egemen olamadığı teknolojisi ile ne yapacağını bilemeyen insan için temel sorun iki filozofun da belirteceği gibi bugünün uygarlığının temel bir pusuladan, bir anlamda temel etikten yoksun kalmış olmasıdır. Spinoza’nın ünlü “Etik”inin üzerinden henüz kısa bir zaman geçmiştir fakat akademya dünyasının dışında çoktan unutulmuştur.

Gerçekten de rasyolu teknolojisinin sarhoşluğunda evreni tümüyle fethe çıkan insanın bilincinin Spinoza’nın tanımlarına da uyarak çok açık olduğunu söylemek mümkün olmayacaktır bugün. “Nereye gittiğini bilmeyen gemici için uygun rüzgâr yoktur” diyen Seneca’yı hatırlatmaktadır günümüz insanı. Elindeki devasa güçle ne yapacağını bilememekte sanki tüm varlık nedenini daha çok’a, onun üretimine, tüketimine, bağlamış olduğu izlenimini uyandırmaktadır. Rasyonalite, eski Yunan filozofları ve modern zaman bilgelerinin tanımları hiç bilinmiyormuş gibi sadece daha çok’a ulaşmanın bir aracıdır bundan böyle. Rasyonalite, iktisadi etkinliğin sağlanmasında bir araçtan ibarettir artık.

Daha çok’a kilitlenen eylem kaçınılmaz olarak evrene saldığı korkuyu da arttıracaktır. Elindeki büyük güçle etrafa korku salan da önce kendisi korkacaktır. Varlığın daha çok’un ötesinde, yer üzerinde bir var olma biçimi ve etiğine sahip olmadığı dünyada gücün karanlık yürüyüşünün her adımı yok edici olacaktır. Yok edilen de öncelikle temel bir hak olacaktır.  Evrendeki her tür canlının var olma hakkı ve özgürlüğü tehdit altına girecektir öncelikle. Bu da kaçınılmaz olarak conatuslar1 arasında zaten mevcut olan var olma savaşını büyütecektir. Halbuki modern dünya bir anlamda Hobbes’un “omnes contra omnes2 felsefesine karşı bir arayış değil miydi?

Gelinen yerde bugün, etiksiz kalmış daha çok’un arayışındaki teknolojili uygarlık tüm canlı türleri üzerinde, korku üretimli, baskıcı ve yok edici politikalar üretecektir. Bu durumda bu uygarlığın büyük simgesinin de aynı yönelim içinde, hatta onunla uyum içinde olmasında şaşırtıcı bir şey olmayacaktır. Trump’ın korku üretmeye dönük tavrı ile yok etme önerileri etiksiz teknolojili uygarlığın genel felsefesi ile örtüşecek ve bir bütün oluşturacaktır.

Bu uygarlığın en büyük sözcüsünün, bugün insan toplumu bir yana, tabiatın tümüne ve onun doğal bir parçası olan diğer canlı varlıklara – hayvanlara – ilişkin tutumu ve uygulamak niyetinde olduğu politikalar da doğal olarak bu felsefe ile örtüşecektir.

Daha çok’a ve niceliğe kilitlenmiş Hobbesyen bir dünyanın övgüsündeki teknolojili uygarlık kendi doğal sözcüsü ile bütünleşmemiş midir, bugün?

İnsanı Spinozyen bütünün bir parçası olarak değil de temelde ayrı ve üst bir unsur olarak gören teknolojili uygarlığın veya daha genel bir deyimle iktisadi uygarlığın kendi içindeki despotik yapılanması dikkate alındığında tabiata ve diğer yaratıklara karşı da baskıcı ve köleleştirici olmasında şaşılacak bir şey olacak mıdır?

Zweig’ın “Dünün Dünyası’nda” despotizmin karanlığını anlattığı yıllar bugün çok daha bunaltıcı bir şekilde yaşanmaktadır. İktisatçının deyişi ile iki mal demetinin arasındaki tercihi özgürlük olarak algılamayanlar için büyük yazarın anlatısı bugün için ciddi bir ders niteliğindedir. Üstün teknolojinin, yapay zekanın uygarlığının sarhoşluğundaki insanlığa bugün, Zweig’ı anlamak ve hatırlamak zor mu gelecektir? Orada anlatılan kasvet bugün Spinoza’nın temel yabancılaşmasının, tabiattan kopuşun dramı ile tamamlanmıştır çünkü. Ve artık bunun tartışılması acil hale gelmiştir.

Varlığa hiyerarşik bakış korkuyu, tam veya yarı köleliği ve nihayet yok edici zorbalığı getirecektir. Hiyerarşinin tepesinde üretilen korku ile hayvanların ve insan toplumlarının köleleşmesi orantılı gidecektir.

Modern zamanların henüz başında ki Spinoza’nın tüm uyarıları boşa çıkmış olacaktır bugün. Terörden ve baskıdan herkes payını alacak, korku kol gezecektir bugün etiksiz kalmış teknolojili iktisadın dünyasında.

Ve bu yok edici terörden, hiçbir sorumluluğu olmayan yer üzerinin diğer sakinleri de kendi payına düşeni alacaktır. Hiyerarşili dünyada en altta kalanlar bu korkudan terörden en büyük payı alacaklardır hatta.

Spinoza “umut, korkuya denk düşer aslında” diyecekti. Bugünün korku çağı insan için umuda sığınmayı gerektirirken, hiyerarşinin en altında seslerini bile çıkaramayanların buna dahi imkânı olmayacaktır.

Bu dünyanın, hiç kuşkusuz insandan önceki büyük sakinleri iktisadın teknolojili uygarlığında sistematik bir biçimde yok edileceklerdir. Soykırım demek yanlış mı olacaktır buna?

Kimi tarihçiler ve filozoflar bu nitelemeye karşı çıksalar bile daha çok’a kilitlenmiş teknolojili uygarlık hayvanları üzerinde yaşanılan tabiatla birlikte ve tekrar edelim sistematik bir biçimde yok edecektir.

Trump bu büyük kopuşun ve yok ediciliğin etkin bir uygulayıcısı olacaktır sadece.

Ama daha çok’un mıknatıslı çekiminden kendini kurtaramayan insanın da olup bitenden sorumluluk duyma zamanı gelmemiş midir, bugün?

Spinoza “insan bir şeyi bir kerede algılama gücüne sahip değildir” diyecekti. Özgürlük en önce bunun için kaçınılmazdır diye de ilave edecektir.

Tartışmaya devam edeceğiz…

Notlar

1 “Varlığın kendini var etme çabası”
2 “Herkes herkese karşı”

Write A Comment