“Masanın üzeri tıka basa yiyecekle dolu, bizim acıkmamızı bekliyor.”
André Gide

Camus, yapıtlarının bir tanesinde, “Cinayet mutlak yok edici ise ve bu kimin adına olursa olsun, yokluk adına vatan adına veya tanrı adına olsa bile bu yerin ve göğün birlikte yok olması değil midir?” diye yazacaktır.

Bu önermeye dahi itiraz edeceklerin sayısının az olmadığı bir toplumda, öldürme eyleminin genelleştirilip yer üzerindeki tüm yaratıkları içine alması gerektiğini ileri sürmek fazla abartılı mı olacaktır?

Hayvanların ızdırap içinde yaşatılıp, acılar içinde öldürülmesinin sıradan olduğu bir düzende yaşanmaktadır. Onlarla beslenmenin ahlaki sorumluluğu duyumsanmamaktadır bile.

Hayvanlarla herhangi bir duygudaşlık kurmak akla bile gelmemektedir. Halbuki, birçok balık türü dahil nerede ise tüm hayvanların insanlar gibi acı çektikleri ve üzüldükleri bilim tarafından kanıtlanmıştır.

Özgürlük savaşçısı Voltaire “biraz iyimser bir şekilde” şöyle yazacaktır bu konuda: 
“İyi ve kötü hakkında kendimize göre bir fikir sahibi olmamız hiçbir zaman mümkün olmamıştır. Hayvanların ızdırabı bize kötü gelmelidir. Çünkü onlar gibi hayvan olduğumuzdan dolayı eğer bize aynı şekilde davranılsaydı kendimizi çok kötü hissedecektik.”

Yine Camus, başka bir yapıtında şiddet uygulayanın, baskı uygulayanın kendisinin de özgür olamayacağını yazacaktır.

İlginç bir ziyafet sofrasında oturuyoruz. Her türlü kutlama, acımasızca yaşamına kıyılanların gözü önünde yapılıyor sanki.

Neyse ki, tüm dünyada hayvanlara yapılan vahşet, yoğun biçimde gündeme gelmektedir ve daha da gelecektir.

İçinde yaşadığımız toplumun ise bu konuda sessiz kalması rahatsız edicidir. Nedeni acaba insan yaşamının bile değersiz olması mıdır bilemiyoruz.

Camus’nün önermesi, insanları olduğu kadar diğer yaratıkları da kapsamamalı mıdır?

Tüm dünyada ezilen, sömürülen ve yok edilen hayvanların yaşam hakkı, en az insanların ki kadar kutsaldır.

Romancı Vincent Message, “özgür ve mutlu olmanın” daha az et yemeye başlamak ile mümkün olabileceğini ileri sürmektedir. Doğaldır ki, burada “önce insan” şeklinde bir sıralama anlamsız kalacaktır.

Bu yer üzerinde özgürlük, ancak tüm varlıkları kapsadığı zaman mümkün olacaktır.

Write A Comment